Bismillâhirrahmânirrahîm
"Kur'an Kendilerine İlim Verilen İnsanların Kalplerinde Parıldayan Apaşikâr Âyetlerdir."
(Ankebut: 49)
"Onlar O Kimselerdir ki, Allah İmanı Kalplerine Yazmış ve Onları Kendinden Bir Ruh ile Takviye Edip Desteklemiştir."
(Mücâdele: 22)
"Sizden Her Biriniz İçin Bir Şeriat ve Bir Yol Tayin Ettik."
(Mâide: 48)
"İyi Bilin ki, Allah'ın Veli Kulları İçin Hiçbir Korku Yoktur, Onlar Mahzun da Olmayacaklar."
(Yunus: 62)
"Onlar Öyle Kimselerdir ki Görüldüklerinde Allah Zikrolunur, Onları Gören Allah'ı Hatırlar."
(Câmiüs-sağîr)
Meşguliyeti çok olmak, aile fertlerinin geçimini sağlamak için yapılan çalışma ve yolculuk gibi durumlar namazın ertelenmesi için özür sayılmaz. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Öyle erkekler vardır ki, onları ne bir ticaret, ne bir alışveriş, Allah’ı anmaktan, namazı dosdoğru kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyabilir. Onlar, dehşetinden kalplerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar.” (Nûr, 24/37)
İşverenin veya iş yerinde sorumluluk alan kimsenin, namaz kılmak isteyen memurlarına ve işçilerine, Cuma namazını ve beş vakit namazın da hiç değilse farzlarını kılabilme imkânını sağlaması gerekir. Ancak çalışanın da işini aksatmaması ve iş disiplininin korunması açısından işverenin veya amirlerin iznini alması uygun olur. İzin verilmemesine rağmen kılınan namaz geçerlidir. Namaz kılma imkânı bulunmayan bir yerde çalışan kimsenin bu imkânı bulabileceği bir iş araması uygun olur.
Eğer çalışanlar aramalarına rağmen başka bir imkân bulamazlar ise; öğle ile ikindiyi, ya ikindiyi öne alarak öğle vaktinde ya da öğleyi geciktirerek ikindi vaktinde; akşam ile yatsıyı da yatsı vaktine geciktirerek veya yatsıyı akşam vaktine alarak (cem ederek/birleştirerek) kılabilirler. Fakat bunun bir zaruret hükmü olduğunu hatırdan çıkarmazlar.